Popüler Yayınlar

21 Ocak 2012 Cumartesi

İNSAN-HUMAN: Muhalif gözüyle Amerikan tarihi

İNSAN-HUMAN: Muhalif gözüyle Amerikan tarihi: Hollywood'un muhalif yönetmenlerinden Oliver Stone ile yazar Tarık Ali'nin 'Tarih Üzerine Söyleşi'si, her açıdan ilgiyi hak ediyor. Bu 'mu...

Muhalif gözüyle Amerikan tarihi


Hollywood'un muhalif yönetmenlerinden Oliver Stone ile yazar Tarık Ali'nin 'Tarih Üzerine Söyleşi'si, her açıdan ilgiyi hak ediyor. Bu 'muhalif' buluşmanın odak noktası 'Amerikan imparatorluğu' olunca dünya tarihi de söyleşiye giriyor.
Hollywood'un muhalif yönetmenlerinden Oliver Stone ile Marksist yazar Tarık Ali'nin 'Amerikan İmparatorluğu'nun tarihi üzerine koyu bir sohbete tutuşması bile başlı başına bir ironi. Yadırgamıyoruz, çünkü 'ironinin çağı'ndayız artık. Mesela düne kadar, yer altından fışkıran bombalara, sayfalar dolusu belgeye, 'kâğıt parçası'na, faillerin itiraflarına rağmen; kolları her yana ulaşan bir 'örgüt'e burun kıvıranları, 'örgüt yok' kararından sonra adalet için yürüyen kalabalıklar arasında görebiliyoruz. Hoş bir kavram olarak bağrımıza bastığımız ironinin mizahtan ayrıldığı yer de burası; ikiyüzlülük.
Stone ile Ali'nin söyleştiği 'Tarih Üzerine Söyleşi' kitabı (Alfa, Çev.: Pınar Arpaçay) başka bir ironiyi ortaya çıkarıyor: 'Amerikan İmparatorluğu'nun yakın tarihi. 'İmparatorluk' ifadesi Tarık Ali'ye ait. Söyleşiden çıkan ironinin, tıpkı bugünlerde ülkemizdeki benzer bir şekilde mizahtan uzak. İki muhalif isim, ABD'nin II. Dünya Savaşı'ndan sonra kurduğu küresel imparatorluğun dünyanın tarihi seyrini nasıl değiştirdiğini kahve sohbeti yaparcasına rahat bir üslupla gözler önüne seriyor.
Üç yıl önce Paraguay'dan bir telefon geliyor Tarık Ali'ye. Telefonun ucundaki Oliver Stone, o sıralarda Güney Amerika'nın seçilmiş 7 devlet başkanıyla görüşmeler yapmak üzere ABD'nin 'arka bahçesi'ni dolaşmaktadır. Tarık Ali'nin, ABD'nin değişen Latin Amerika politikaları üzerine denemelerinden oluşan 'Karayip Korsanları: Umut Ekseni' kitabını okumaktadır ünlü yönetmen. Stone, 'Amerika'nın Anlatılmamış Tarihi' (The Untold History of America) adlı 12 saatlik bir belgesel üzerinde çalışmaktadır. Tarık Ali, belgeseli izlediğinde 'işe yaramaz' bulur. Sonrasında Ali ile Stone, 7 saat süren bir söyleşi yapar. Amerika'da sınırlı sayıda gösterime giren 'South of the Border' (Sınırın Güneyi) adlı belgesel böyle ortaya çıkar. Ülkemize hiç uğramayan bu belgeselin bir bölümünü içeriyor 'Tarih Üzerine Söyleşi' kitabı.
BELGESELDEN KALANLAR
Tür olarak 'söyleşi' olduğu su götürmez. Ancak ortaya çıkan malzeme, Amerikan tarihinin ironik bir okuması. 1. Dünya Savaşı'na girişiyle birlikte izolasyon anlayışından vazgeçen ABD'nin bugün 'geri tepme' (blowback) noktasına gelen politikalarını didik didik ediyor ikili. Bolşevik Devrimi, Hitler-Mussolini-Stalin-Churchill Avrupa'sı; Normandiya Çıkarması, Japonya'ya atılan atom bombası ve Oliver Stone'un hem şahsi hayatında hem de yönetmenlik kariyerinde önemli yer tutan Vietnam'ı konuşuyorlar.
Sohbet dönüp dolaşıp Güney Amerika'ya da geliyor. Sovyetler'den sonra Amerika'nın durumunu şöyle özetliyor Tarık Ali: "Sovyet sistemi çöktüğünde, Batı'da yıllarca süren bir zafer gösterisi oldu. Biz kazandık, seni ezdik, seni yendik. Ve tüm dünyada buna alternatif bir hikâye ortaya çıkacakmış gibi görünmedi. Ve sanırım Amerikan liderleri arasında bir gönül rahatlığı baş gösterdi. Artık ne istersek yapabiliriz, yaptıklarımız da yanımıza kâr kalır, diye düşündüler. Bize meydan okuyacak kimse yok. Sistem yenilmez. Ve bu her imparatorluk için daima tehlikeli bir düşünme tarzıdır; sizi etkileyebilecek hiçbir şeyin olmadığına inanmak; çünkü hayat öyle değildir. Bunun üzerine ilk meydan okuma, ne gariptir, Güney Amerika'dan, neoliberalizmi deneyimleyen bir kıtadan geldi."
Filmleri ile tarihi 'yeniden' yazan bir yönetmen (JFK ve Müfreze'yi hatırlayalım) ile tarihi kendi bakış açısıyla okuyup resmi söyleme itiraz eden bir düşünürün buluşması her açıdan ilgiyi hak ediyor. Bu buluşmanın ana malzemesi Amerikan imparatorluğu olunca kayıtsız kalmak pek mümkün görünmüyor.

ZAMAN

19 Ocak 2012 Perşembe

İNSAN-HUMAN: Erguvan Mevsimiydi

İNSAN-HUMAN: Erguvan Mevsimiydi: yeşil bir hasret geçiyordu gözlerinden gördüm ne kadar koyuymuş yazgımın mürekkebi adadığım onca kan hiç soldurmadı rengini bunca yang...

Erguvan Mevsimiydi





yeşil bir hasret geçiyordu gözlerinden
gördüm
ne kadar koyuymuş yazgımın mürekkebi
adadığım onca kan hiç soldurmadı rengini
bunca yangından sonra
ne ben unutabilirim seni
ne de sen tanırsın beni
bu hüzün böyle
gitti gider

kan rengi güller açıyor
kendi çarmıhımda
soldurduğum aşka
ağıt tutarken
en kanayan kendimin rengine aldanmışlık
nerden baksan bir yanı hüzün
bir yanı alabildiğine karanlık
kış geçitlerinden yaza geçilmiyor
yazık
gitti gider

senden giderdim
en içrek dağları
kanatarak aşamazsın
bilirim
bilirim de en çok korku
ondan
gitti gider
bir yanı vardır kalbimin
ne zaman sınasan kanar
kanar ya
ne zaman sussa
gitti gider

kurnalar anlamaz niye içerler zamanı
en dar anlarında onlardır
sancılayan hüznü
en çok hüzün eden de onlardır
bir yanımı
geldi mi gidersin
gitti gider

hangi harf titrer içimde
sen hüzünlü adın türküsü
ki kim uğrasa bahçemize
artık
gitti gider

dağ dağ oldu hasretin
kodun gittin, bir erguvan mevsimiydi.

Kerim AKIN

18 Ocak 2012 Çarşamba

İNSAN-HUMAN: Doktor Mehmet Öz, meyve sularına dikkat çağrısında...

İNSAN-HUMAN: Doktor Mehmet Öz, meyve sularına dikkat çağrısında...: ABD'de bazı meyve suları, içme suyu ve yenilenen içerikleriyle popüler çocuk içeceklerinde arsenik oranının federal sınırları aştığı açıkl...

Doktor Mehmet Öz, meyve sularına dikkat çağrısında haklı çıktı...


ABD'de bazı meyve suları, içme suyu ve yenilenen içerikleriyle popüler çocuk içeceklerinde arsenik oranının federal sınırları aştığı açıklandı.
 
ABD'de yayımlanan ve birçok farklı kategoriden ürünü test eden güvenilirliği yüksek aylık dergi, ''Consumer Report (Tüketici Raporu)''un ürün deneme grubu tarafından 88 örnek üzerinde yapılan analizde 5 elma ve 4 üzüm suyunda yasal sınırları aşan arsenik tespit edildiği bildirildi.
İçme suyu için federal standartların belirlendiği ancak meyve suları ve diğer içecekler için böyle bir durumun söz konusu olmadığı ifade edildi. Grup, çocukların beslenmesinde temel dayanak olan meyve sularının arsenikle birleşmesi halinde savunmasız çocuklarda bazı kanser türlerinin oluşmasında etken olabileceği belirtildi.
Analizde elde edilen bulguların internet üzerinden yayımlandığı, konuyla ilgili makalenin ise ''Tüketici Raporu''nun Ocak 2012 sayısında yer alacağı kaydedildi.
Meyve Suyu Ürünleri Derneği'nde çalışan toksikolog Gail Charnley ise üreticilerin meyve sularını içeriği güvenli bir şekilde sattığını söyledi.
Charnley ayrıca, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından belirlenen güvenli meyve suyu üretimini konuşmak için gayri resmi bir toplantı yapmaya da kararlı olduklarını sözlerine ekledi.
Toprak, su ve havada doğal olarak bulunan arsenik, yüksek düzeyde solunursa boğazı ve akciğeri tahriş edebiliyor. Arseniğe düşük seviyede maruz kalmak ise bulantı, kurma ve deri renginde solmaya neden oluyor. Çok yüksek seviyelerde ise ölüme yol açıyor.
FDA, yıllardır meyve sularını izlerken, kurumdan yapılan açıklamada, çoğunluğu elma suyu olan içeceklerde yapılan ölçümlerde düşük seviyelerde arsenik bulunduğu ve ürün güvenliği konusunda emin olunduğu bildirildi.
Dünyaca ünlü kalp cerrahı Mehmet Öz de ABD'de yayınlanan televizyon programında bazı ürünlerdeki arsenik seviyesinin yüksek olduğunu söylemişti.

16 Ocak 2012 Pazartesi

İNSAN-HUMAN: Kendinizle konuşmanın farkındaysanız sorun yok...

İNSAN-HUMAN: Kendinizle konuşmanın farkındaysanız sorun yok...: İnsan kendi kendine konuşurken farkındaysa bunun bir sakıncası yok. Bu bir stres azaltma tekniğidir, eğer farkına varamıyorsa hastadır ve ...

Kendinizle konuşmanın farkındaysanız sorun yok...


İnsan kendi kendine konuşurken farkındaysa bunun bir sakıncası yok. Bu bir stres azaltma tekniğidir, eğer farkına varamıyorsa hastadır ve tedavi gerekir.
NP İstanbul Nöropsikiyatri Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, farkında olmadan kendi kendine konuşan kişinin aslında toplumdan kendini soyutladığını ve kendine yeni bir dünya kurduğunu ifade etti. Tarhan, "Bunlar aslında psikoz dediğimiz akıl hastalığı grubunda olan kişilerdir. Burada kişi ayrı bir dünyada yaşadığı için kendisine özel bir yaşam alanı oluşturuyor. Bu bir yerde dış dünyadan kopuk bir alan. O alanda hayalindeki objeler, insanlar ve nesnelerle konuşarak bir bakıma psikolojik olarak kendini ayakta tutuyor." dedi. Bu durumda olan kişilerin tedaviye ve ilaç kullanımına ihtiyacı olduğunu vurgulayan Tarhan, "Hayatta kalma dürtüsünü devam ettirmek ve gerçek toplumla bu ihtiyaçlarını gideremedikleri için onun yerine kendi dünyasında sosyalliği arıyor. " dedi. Kendi kendine konuşmanın diğer nedeninin ise stres giderme için yapıldığını ve bunun bir hastalık olarak kabul edilemeyeceğini belirten Tarhan, her insanın hayatının bazı dönemlerinde kendi kendine konuşarak sesli hayaller kurabileceğine, bu durumun daha çok aceleci ve hiperaktif kişilerde görüldüğüne işaret etti. Tarhan, şunları söyledi:
"İnsan beyni sosyal bir varlık olarak kodlanmış. Yalnızlık insana bir işkence gibi geliyor. Örneğin, bir insanı 15 gün hücrede bıraktığınızda akıl sağlığı bozulabiliyor. İnsanın kendi kendine konuşarak rahatlamaya çalışması psikolojik rahatsızlık olarak görülemez. Özellikle sosyal zekası yüksek kişilere en büyük işkence yalnız kalmalarıdır. İnsan kendi kendine konuşurken farkındaysa bunun bir sakıncası yok. Bu bir stres azaltma tekniğidir, eğer farkına varmıyorsa hastadır." 
TRABZON AA

15 Ocak 2012 Pazar

İNSAN-HUMAN: Hafızayı güçlendirmenin basit yolları...

İNSAN-HUMAN: Hafızayı güçlendirmenin basit yolları...: 1. Uykunuzu alın. Uyku esnasında beyin yeni bilgileri pekiştirir. Araştırmalar, iyi bir gece uykusunun ardından daha önce öğrenilen bilgile...

Hafızayı güçlendirmenin basit yolları...

1. Uykunuzu alın. Uyku esnasında beyin yeni bilgileri pekiştirir. Araştırmalar, iyi bir gece uykusunun ardından daha önce öğrenilen bilgilerin daha iyi hatırlandığını gösteriyor

2. Görsel imgelerden faydalanın. Bir kişinin ismi gibi yeni bir bilgi öğrendiğinizde aklınızda bir görüntü oluşturun. Bu görüntüler, bilginin unutulmasını önlemeye yardımcı olur.

3. Anımsatıcıları gruplayarak kullanın. Anımsatıcılar hatırlamakta kullanılan bir tekniktir. Örneğin; listeleri, isimleri bir kısaltma haline getirin ve böyle ezberleyin. Başka bir anımsatıcı tekniği de bir akrostiştir. Hatırlamak istediğiniz her öğenin ilk harfini kullanarak akrostiş oluşturabilirsiniz. Tekerlemeler veya hatırlanması gereken her öğeyi bağlayan hikayeler yararlı olur.

4. Not alın. Telefon numaraları veya randevuları hatırlamakta zorlanıyorsanız, bunları listeleyerek görebileceğiniz bir yere asın. Listeniz önemli görevlerinizi size hatırlatacaktır

5. Konsantre olun ve rahatlayın. Birçok çevresel etken, dikkatinizi dağıtabilir. Bir şey hatırlamak istediğinizde, hatırlanması gereken öğeler üzerinde konsantre olun. Yeni bir bilgi öğrenirken o bilgiye yoğunlaşın ve dikkat dağıtıcı faktörleri önleyin. Anksiyete ve stres de hatırlamayı engeller. Derin nefes alma ya da kas gevşetici egzersizleri gibi rahatlama tekniklerini öğrenin.

6. Anahtarlık, gözlük gibi yerini hatırlamakta zorlandığınız nesneler için, kullanmadığınız zamanlarda koymak üzere bir yer belirleyin.

7. Yüksek sesle kelimeler söyleyin. Örneğin kendi kendinize ‘Ocağı kapattım` deyin. Bu size daha sonra ocağı kapatıp kapatmadığınızı hatırlatır. Bu yöntem insanlarla tanışırken de isimlerini hatırlama konusunda faydalı olur.

8. Hafıza yardımcılarını kullanın. Cep telefonunun anımsatıcılarını, kol saatinin alarmını, ses kaydedicileri kullanabilirsiniz.