Popüler Yayınlar
-
Evlilikleri bitiren karşılıklı ilgisizlik, çiftlerin boşanma sebeplerinin başında geliyor. Zira iş dönüşü sıcak bir tebessüm bekleyen erk...
-
Osmanlı'nın kuruluş ve yükseliş döneminde medreseler ve Enderûn Mektebi'nin hâricinde iki tür özel okul bulunmaktaydı. Bunların bi...
-
Dünyada ne çok dünya var; ne çok ülke, kent, yol ve arzu… Yolların birleştiği kavşaklarda nereye gideceğini bilemeyen ne çok kafası karışık...
-
30 Mart yerel seçimleri sonuçları konusunda en isabetli oranlara ulaşan Gezici Araştırma Şirketi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesi bir ank...
-
Uzak Doğu kökenli olan yüz refleksolojisi, vücudun belli bölgelerinde toplanmış enerjiyi çözüyor ve bedenin kendi kendisini iyileştirme g...
9 Mart 2012 Cuma
İNSAN-HUMAN: Fazla yıkanma, ciltteki yağ dengesini bozuyor
İNSAN-HUMAN: Fazla yıkanma, ciltteki yağ dengesini bozuyor: Medical Park Ordu Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Özlem Karadağ Köse, "Her gün duş yapılmamalı. Cildin çok fazla yıkanması, ciltteki yağ ...
Fazla yıkanma, ciltteki yağ dengesini bozuyor
Medical Park Ordu Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Özlem Karadağ Köse, "Her gün duş yapılmamalı. Cildin çok fazla yıkanması, ciltteki yağ dengesinin bozulmasına, cilt neminin kaybına ve daha fazla kuruluğa neden olur. Sıcak banyo yapmaktan da kaçınmak gerekir. Duş sırasında kese, lif yapılması kuruluğun artmasına ve kaşıntıya sebep olabilir." uyarısında bulundu.
Çoğu insanın rahatlamak için girdiği buhar, sauna ve hamam gibi uygulamaların cildin kurumasına neden olduğuna dikkat çeken Dr. Köse, "Renkli sabunlar, sıvı sabunlar (özellikle antiseptik içerenler), ıslak mendil, dezenfektanlar, duş jelleri, kullandığımız bulaşık deterjanı, çamaşır suyu gibi kimyasallar da cildimizdeki kuruluğu artırmakla birlikte egzamaya da yol açabilir." dedi.
Kuru ciltlerin en sık karşılaştığı sorunlardan birinin de kaşıntının kuruluğa eşlik etmesi olduğunun altını çizen Dr. Köse, kaşıntının, kuruluğun etkili medikal nemlendiriciler ile tedavi edilmesi sonrasında düzelebileceğini belirtti. "Cildimizde gelişen kuruluk hipotiroidi (tiroit bezinin az çalışması), diyabet (şeker hastalığı) gibi bazı sistemik hastalıkların da ilk bulgusu olabilir." diyen Dr. Köse, cildin kuruması ile ortaya çıkan önemli bir sorunun da ciltte oluşan kırışıklıklar olduğunu hatırlattı.
NE YAPMAK LAZIM?
Dr. Özlem Karadağ Köse, cilt bakımı için şu önerilerde bulundu: Cildi nemlendirerek bakım yapılabilecek çok sayıda doğal madde bulunur. Bunlardan en sık kullanılanlarından biri süt ve sütle yapılan diğer doğal karışımlardır. Süt epidermise zarar vermeden cildin nemlenmesini ve yumuşamasını sağlar, süte eklenen yumurta sarısı ve bal cildi besler. Süte tuz eklenmesi ise ölü hücrelerin atılmasını sağlar. Zeytinyağı ve kaymak cildi yağlandırır, cilde elastikiyet kazandırır. Lanolin, susam yağı, kakao yağı ve badem yağı ise diğer doğal nemlendiricilerdir. Bu ürünlerin cilde masaj yapılarak uygulanması kan dolaşımını hızlandırarak etkinliğin artmasını sağlar.
ORDU CİHAN5 Mart 2012 Pazartesi
İleri yaşlarda nasıl beslenmeli?
İhtiyarlık zor bir dönem değildir. Hayatın her anının farklı bir anlamı vardır.
Yaşın kemale ermesi de böyle bir dönemdir. Bu dönemin getirdiği bazı hastalıkların önlenmesi, geciktirilmesi ve tedavi edilmesinde beslenme etkin bir rol oynar. Özellikle kalp damar, yüksek tansiyon, şeker gibi kronik hastalıklarda. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğretim görevlisi Dr. Hülya Yardımcı, yaşlılıkta sık görülen sağlık sorunları için beslenme önerilerinde bulundu.
Yaşın ilerlemesi ile fiziksel aynı zamanda organ fonksiyonlarında değişiklikler meydana geliyor. Dr. Yardımcı'ya göre tat, koku duyusu ve tükürük salgısı azalıyor. Yutma güçleşiyor, ağız ve diş problemleri ortaya çıkıyor. Vücut ağırlığı azalmaya başlıyor, 80 yaşından sonra ağırlık kaybı daha da belirginleşiyor. Yağsız doku miktarında azalma, yağ dokusunda artış görülüyor. Vücuttaki su yüzde 60'tan 50'ye düşüyor.
Yardımcı, kemiklerdeki kalsiyum miktarının azalmasına bağlı olarak yaşlılarda düşme ve kırık riskinin arttığını belirtiyor. Yardımcı, bu sebeple yaşlı kişilerin mutlaka kalsiyum içeriği yüksek olan besinleri tüketmesini tavsiye ediyor. "Yağı azaltılmış ya da yağsız süt ve süt ürünleri en iyi kalsiyum kaynağıdır." diyen Yardımcı, posa alımının da önemli olduğunu vurguluyor. Posanın kan kolesterolünü düşürerek kalp-damar hastalıklarını önlediğini ifade eden Yardımcı şöyle konuşuyor: "Posa, kan şekerini düzenleyerek şeker hastalığından korur. Bağırsak hareketlerini artırarak kabızlığı önler, bağırsak kanserinden korur. Sebze ve meyve tüketiminin artırılması, kuru baklagil ve kepekli tahıl ürünlerinin tüketimi (yulaf, çavdar, bulgur, kepekli ekmek) ile bu sağlanabilir."
Yüksek tansiyon: Uygun kiloya ulaşılmalı. Tuz tüketimi ve sodyumdan zengin besinler sınırlanmalı.
Kemik yoğunluğunda azalma (osteoporoz): Besinler ve destekleyici ilavelerle kalsiyum ve D vitamini alımı artırılmalı.
Yüksek kan kolesterolü, kalp damar hastalıkları: Margarin gibi katı yağlar ve sakatatlar tüketilmemeli. Yeşil yapraklı sebzeler, kırmızı ve turuncu renkli meyveler, balık ve kuru baklagillerin tüketimi artırılmalı. Tuz ve sodyumdan zengin besinlerin (turşu ve salamuralar, hazır pastalar) alımı kısıtlanmalı.
Kanser: Yağ miktarı azaltılmalı, posa alınmalı. Bağışıklığı artırıcı vitamin ve mineraller (A, C, E vitamini, selenyum) ve fitokimyasallardan zengin besinlerin tüketimi artırılmalı. Katkı maddesi içeren, özellikle hazır besinler (hazır çorba, et suyu, boyalı besinler) kısıtlanmalı.
Şeker hastalığı: Uygun kiloya inilmeli. Kuru baklagil, kepeği ayrılmamış tahıl, sebze ve meyveler gibi posalı besinler tüketilmeli.
Zihinsel yetersizlik, hafıza kaybı, beyin hasarları: Yeterli enerji ve protein alınmalı. Beyin fonksiyonlarını geliştiren vitamin ve minerallerden zengin besinlerin (yeşil yapraklı sebzeler, kırmızı ve turuncu renkli meyveler, balık) tüketimi artırılmalı.
Bağışıklık sistemi zayıflığı: Protein alımı artırılmalı. Balık, soya yağı, fındık, ceviz, badem, sebze ve meyve tüketilmeli.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)