Popüler Yayınlar

8 Ekim 2012 Pazartesi

İki Kitabı Birlikte Okuyabilmek



En pak satıhlara nakşedilmiş mesajı oku! Harfleri birbirine eklemeyi öğren ilk önce, sonra heceleri sıralamayı, sonra da kelimeleri, cümleleri... Mürekkep lekelerini sanat eserine döndüren elin sahibinden, sana yollanan sırları çözme heyecanını duymayı... Başını kaldırıp tatlı bir tebessüm yollamayı meçhul diyarlara... Kitaplarda yazılanları okumayı öğren ve oku! Görüneni okuyup, kelimeler harmanında saklananı keşfetmeyi bil, hissederek oku!

Oku, bütün güzel kitapları ve yazıları! Okumak, bir aynadır; kendimizi ifade etme yolu ve kılavuzdur... O, yoldaştır, sırdaştır, arkadaştır duygu yüklü olduğumuz ânlarda...

O, beni sana, seni de bana ulaştıran bir tılsım, sevgililerin turnası, habercisi, vefadâr çiledaşıdır...

Yazmak da, fikirler etrafında halka halka, harflerin ve seslerin buluşmasıdır. Üç işaretin (virgül, tire, nokta) buluşma yeri el ele yürüyüş resmi ve yoldaşlığıdır. 

O, tezgâhta dokunan halı ve kilimlerin her bir düğümüne dökülen emek gibidir. Yazı da, düşüncenin usulünce, ince ince işlenmesidir. Her bir kelimeyi, gereğince kullanmaktır. 

Yazı, kalemin dilidir, yazarının yürek çarpmasıdır; kalemin kâğıt üzerinde yaptığı geziden kalma ayak izleridir. Belki de umutsuzların, bir şeyler arayanların, seslerini duyurmak isteyenlerin çığlıklarıdır. Belki, anlarımızı, hatıralarımızı koruma altına almak için bir kenara not düşüşümüzdür. 

Yazı bazen, okuyanı da, yazanı da irşad eden bir mürşittir. Yol gösteren ve insanın tefekkür dünyasını şekillendiren bir kuvvettir. Okumak, bu yüzden, temeli sağlamlaştıran bir harçtır. Okumak, başka okuyucuların kazandığı ve sizinle paylaşmak istediği değerlerdir, insanın eksikliklerini giderme gayretidir. 

Eline bir kitap almanın ve o kitabın derinliklerine dalmanın keyfini ara; harika fikirlerin zengin dünyasını keşfe çık. Büyük harfle başlayan, cümle cümle uzayan, işaretlerde mola verilen ve nefeslenilen heyecan dolu bir safaridir önündeki kitabın her bir sayfası. Bu safaride izlenen şey, hayvanat ve tabiat değildir; müellifin duygu ve düşünce dünyasıdır, hüneridir, incelikleridir. 

Okuduğun kitabı bitirdikten sonra, kâinat kitabını eline al. Harfleri çiçekler, işaretleri bitkiler ve hayvanlar, kelimeleri, cümleleri dağlar, taşlar ve denizler olan kâinat kitabını... Ağaç yapraklarına eğil iyice, yükseklerden boşluğa dökülüveren suyun sesine katmayı dene kendini, sıcaklığa teslim uyuklayan kediciğin hırıltılarında saklı virdi sezmeyi ve civcivlerin etrafında dört dönen tavuğun şefkat namelerini okuyabilmeyi dene bir bir. Oku, ama yüzünden değil, derin oku; sırlar sırrına erişmek için oku. Direksiz duran göğe kaldır başını sonra. Karşında ziyadar bir resim açılacaktır. Çok uzaklarda bulunsalar da, sana göz kırpan sevimlilikte yıldızlar, kitabın bir başka buudunda Müellif'i anlatmaya duracaktır, yeryüzünde her şey ve herkes uykudayken. Mahiyetlerinde Müellif'in birliğine deliller vardır. Hep birlikte Bir olan Zât'adır tesbihleri... Sen de o halkaya katıl ve oku!. Bu kitap insan eseri değildir, insanı da yaratan Sanatkâr'ın eseridir. Her şey sana açılacaktır, eğer okumasını bilirsen.

Bu kitapta bölüm-içre bölümler, işaretler, bahisler, timsaller ve deliller vardır. İnsan uzun bir bölüm, onun sistemleri, organları, hücreleri, hücrenin içinde vazifeli varlıklar alt başlıklardır; her biri kendi içinde bilinmedik sayıda başlıklara ayrılır. 

Bitkiler bölümü... Ağaçlar, sebzeler, otlar, deniz dibi yosunları, çiçekler... Ağaçlar alt başlığına bir bak. Yaprağını dökenler vardır hazan yelleri esmeye başladığında, 'Vakit tamam!' mesajını rüzgârdan alarak. Çınar ve selvi iki kadîm dosttur; biri yapraklarıyla vedalaşır, diğeri öylece ortak olur derdine. Neden bazı ağaçlar yapraksızdır kışın ortasında, hem de en soğuklarda? Sonra, bahar duyulmaya başladığında bir diriliş şöleni yaşanır dört bir yanda. Çınar yeniden yapraklanmaya başlar. Bakarsın, her yıl yaprağın şekli ne aynıdır ne de gayrı. Hep benzer giysiler giyer vakti gelince. 
Çevir sayfayı.

Bulut... 

Gökyüzündeki harekete dikkat kesil, okumaya dur. Buhardan çizilen en harika ve eşsiz resimlerdir onlar, en büyük Sanatkâr'ın kudretinin izharıdır. Minicik su damlacıkları, güneş ışığını yansıttıklarından pamuk gibi bembeyaz görünürken, damlacıklar biriktikçe ve yoğunlaştıkça daha koyu görünürler. Kümülüs, Nimbus, Stratus, Sirrus... Her birinin işareti farklı, misyonu farklıdır. Kimi boşluğa salınmış tüy gibi görünür, kimi kümelenir. Kimi damlamaya başlar dizi dizi, düşer hasret duyduğu toprağın bağrına. İnsanoğlu "yağmur" koyar adını. Bazen yağmur olur, bazen sis... Bazen de gölgelik olur Şam yolunda Resul-ü Ekrem'e (sallallahü aleyhi ve sellem). 

İnsanın en değerli kitabı, Kur'ân-ı Kerîm'dir. İnsan ancak onunla çözebilir kâinatın ve kendinin sırlarını. Kâinat kitabının tefsiri olan Kur'ân-ı Kerîm'i "İkra!" hitabına uyarak oku. O Yüce Kitab'da "Ahsen-i takvim" suretinde seslenilen insana, üzerine yemin edilen incire ve kutlu beldelere sal düşünce ırmağını; tefekkür burcunda dur, seyret âlemi. O sayfayı anla, bil ve kendine kat bulduğun cevherleri.

Okumayı ve yazmayı bilen ve sana öğreten Zât'a ulaşmak için eşyanın suretine yazılanı oku! Okumanın sonu yoktur, bitmez bir sevdadır okumak. Kâğıda ve kâinata yazılanı süzerek, tartarak ve ruhunun derinliklerine katmaya çalışarak oku. Okudukça Hakikat'i bulacaksın, kâinat öyle bir kitaptır ki, herkese kabiliyeti ve gayreti ölçüsünde mânâlar ilham eder. Okuma cehdini, tefekkürle süsleyen kutlular, her iki kitabı da anlayacak, kendini ve Rabb'ini bilecektir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder