Popüler Yayınlar

6 Aralık 2015 Pazar

Günde kaç saat uyumalıyız?

Türk Toraks Derneği, uykunun yaşam için gerekli olduğunu, dinlenmiş uyanmak için herkesin kendini iyi hissettiği kadar uyuması gerektiği bildirildi. Yeni doğanların günde ortalama 16 saat uyuduğunu, uyku gereksiniminin 3-5 yaşlarında 11 saate, ergenlikte ise yaklaşık 9-10 saate indiği, yetişkinler için normal uyku süresinin de ortalama 6-8 saat olması gerektiği ifade edildi.
Türk Toraks Derneği tarafından yapılan açıklamada, uykunun yaşam için gerekli olduğu, vücudumuzun dinlendiği, tazelendiği önemli bir onarım süreci olduğu ifade edildi. Gelişen teknoloji ile birlikte insanların uykuya yeteri kadar zaman ayırmamakta olduğu ve az uyuduğu kaydedildi. Normal uyku süresinin yaşla ve kişiden kişiye değiştiği, yeni doğanların günde ortalama 16 saat uyurken, uyku gereksinimi 3-5 yaşlarındaki çocuklarda 11 saate, ergenlikte ise yaklaşık 9-10 saate indiği, yetişkinlerde ise normal uyku süresi ortalama 6-8 saat olduğu ifade edildi. İleri yaşla birlikte uyku süresi kısaldığı ve yaşlıların uyanıklıklar ile bölünmüş bir uyku uyudukları belirtildi.

Dinlenmiş uyanmak için herkesin kendini iyi hissettiği kadar uyuması gerektiği ifade edilen açıklamada, yetişkin kişilerin yüzde 80'i için 6 ile 8 saat arasında uyumak yeterli olduğu ifade edildi..
http://www.zaman.com.tr/aile-saglik_gunde-kac-saat-uyumaliyiz_2330793.html

19 Kasım 2015 Perşembe

Moral bozukluğu, önemli bir hastalığın belirtisi olabilir

Sürekli moral bozukluğu hastalık belirtisi olabilir. Psikolog Deniz Erden, özellikle iki aydan fazla süren duygusal bozukluklarda mutlaka bir uzmana gidilmesini öneriyor.
'Moralim biraz bozuk' diye geçiştirilen dönemler uzun vadede bazıhastalıkların tetikleyicisi olabiliyor. Psikolog Deniz Erden, "İçinde bulunduğunuz olumsuz ruh hali iki ayı geçerse ve başlıca 8 rahatsızlık mevcutsa, depresyon teşhisi konulabilir." uyarısı yapıyor.
Depresyon teşhisi konulmasına yol açan belirtiler:
* Uzun süreli hüzün, üzüntü, huzursuzluk hali.
* İsteksizlik, normalde hoşlanılan uğraşlardan artık haz etmeme.
* İştahsızlık hali. Ancak bazı kişilerde tam tersine sürekli yeme durumu.
* Hobiler gibi, normalde istek uyandıran meşgalelerden uzak durma.
* Kendini değersiz görme, hatta yersiz suçluluk hislerinin bulunması.
* Ruhsal, hatta vücutsal anlamda yavaşlama, hantallaşma.
* Her şeyden nem kapma, huzursuzlanma, öfkelenme.
* Daha ağır vakalarda hayatına bile son verme düşüncelerinin bulunması. Hatta bunu hayata geçirmek.

KIŞIN KAPALI ALANDA ÇOK KALMAK DEPRESYONU 
... http://www.zaman.com.tr/aile-saglik_moral-bozuklugu-onemli-bir-hastaligin-belirtisi-olabilir_2328311.html

11 Kasım 2015 Çarşamba

Alerjik hastalar bu ortamlardan uzak dursun!

Denizli Pamukkale Üniversitesi(PAÜ) Hastanesi Çocuk Immünolojisi ve Alerjik Hastalıklar Bilim Dalı Başkanı Doç.Dr. Emin Mete, sonbahar mevsiminde alerjik hastaların daha dikkatli olmaları konusunda uyarılarda bulundu.
Çağın hastalığı olan alerjinin giderek daha çok insanı etkilediğini ifade eden Mete, "Günlük konuşmalarımıza girecek kadar tanıdık olan bu konu ile ilgili düşüncelerimiz genellikle kulaktan dolma bilgilere dayanmaktadır. Havaların soğuması ile birlikte solunum yolu enfeksiyonları artmaya başlamıştır. Okulların açılması ve çocukların kalabalık ortamlara girmeye başlamaları solunum yolu enfeksiyonu sıklığını artıran başka bir etkendir. Genel kanının aksine alerjikhastalar sadece havada polenlerin yoğun olduğu ilkbaharda değil enfeksiyon sıklığının arttığı sonbahar ve kış aylarında da risk altındadır. Alerjik bünyesi olan hastalarımızın özellikle astımı olanların soğuk havalarda en az ilkbaharda olduğu kadar dikkatli olmaları, kapalı, havasız ve sigara içilen ortamlardan uzak durmaları gerekmektedir." dedi.
ANTİBİYOTİKLER SADECE GEÇİCİ ÇÖZÜM SAĞLIYOR

Alerjik astımı olan hastaların ilkbahar aylarında polenler sebebi ile rahatsızlanırken soğuk havalarda, özellikle sonbahar ve kış mevsiminde solunum yolu enfeksiyonlarından kaynaklanan sorunlara maruz kaldığını ifade eden Mete, "Alerjik olmayan hastalar bu dönemde solunum yolu infeksiyonlarını hafif atlatırken alerjik hastalar ve astımı olanlarda üst solunum yolu enfeksiyonları bronşlardan aşağı inerek astım atağı, bronşit ve zatüre gibi daha ciddi hastalıklara sebep olmaktadır. Alerjik solunum yolu problemi olan hastalarımızın bir diğer özelliği ise hastalanma sıklığının fazla olması, hastalıklarının kendiliğinden geçmemesi, genellikle sık antibiyotik kullanmak zorunda kalmalarıdır. Antibiyotiklerin sık kullanılması geçici çözüm olmakta, iyileştikten sonraki ilk enfeksiyonla hastalar tekrar başa dönmekte ve yine antibiyotik kullanmak zorunda kalmaktadırlar. Bilinçsizce tüketilen antibiyotikler bağırsaklarımızda bulunan faydalı mikropların ölmesine sebep olmakta, bunu takiben bağışıklık sistemimiz zayıflamakta, alerjik hastalıklara yakalanma riskimiz artmaktadır. Sık hastalanan ve sık antibiyotik kullanmak zorunda kalan hastaların alerji ve immunoloji uzmanına başvurması, bağışıklık sistemlerinin incelenmesi, alerji testleri ve solunum fonksiyon testlerini yapılması gerekmektedir." şeklinde uyarıda bulundu...
http://www.zaman.com.tr/aile-saglik_alerjik-hastalar-bu-ortamlardan-uzak-dursun_2326540.html

Telefon kıyaslarken dikkat edilmesi gerekenler

Akıllı telefonların hayatımızın merkezine oturduğu bu dönemlerde yeni bir akıllı cihaz alırken dikkat etmeniz gereken önemli püf noktalar bulunmaktadır.

Akıllı  telefonların  hayatımızın  merkezine  oturduğu  bu dönemlerde yeni bir akıllı cihaz alırken dikkat etmeniz gereken önemli püf noktalar bulunmaktadır. Özellikle teknik detaylar hakkında bilgi sahibi olmayan kişiler ve sık telefon değiştirmek istemeyen kişiler dikkatli olmalı Teknoloji Haberleri takipçisi olamaz ancak her gün yeni teknolojiler ve özellikler geliştirilmektedir. Bu yeniliklere ayak uydurmak oldukça maliyetli olurken  son teknolojiye sahip kaliteli, üst düzey akıllı telefonlar beklediğinizden pahalı olabilir.  Bu nedenle püf noktaları iyi bir şekilde incelemeniz gerekir.
 
- Sıradan kullanıcıların ilk dikkat ettiği nokta telefonların tasarımıdır. Ancak ne kadar şık bir telefona sahip olursanız olun özellikleri ve işlevleri sizin için yeterli değilse uzun süreli kullanımlarda problemler yaşamanız kaçınılmazdır. Bu yüzden ilk dikkat etmeniz gereken şey telefonların donanım özellikleridir.
- Donanım özellikleri çok güçlü bir telefonda yeterli enerji kapasitesi yoksa sürekli şarj ihtiyacı oluşturur ayrıca şarj azaldıkça telefonlarda yavaşlamalar meydana gelerek aldığınız performansı minimuma düşürür bu nedenle donanım özelliklerinin yanında telefonları batarya gücünü de kontrol etmenizi öneririz. Tavsiyemiz 2800 mAH batarya ve üzeri güçte pillere sahip cihazlar edinmenizdir.
- En çok kullandığımız özelliklerden biride kameralardır. Kamera kalitesini birçok kişi Megapiksel değeriyle ölçer ancak bir telefon kamerasının Megapiksel değerlerinin yüksek olması kaliteli olduğu anlamına gelmez.  Aynı şekilde kızılötesi odaklama, renkyoğunlu, ortam algılama ve pll değerlerinin yüksek olması kameralarda daha iyi bir verim sağlamaktadır.
Yanlış bilinen başlıca özellikler bunlar ayrıca donanım detaylarına da dikkat etmenizi tavsiye ederiz bunun için TelefonKarşılaştırma seçeneğini kullanarak istediğiniz modelleri kıyaslayabilir hangisinin daha üstün olduğunu görebilirsiniz. 

8 Kasım 2015 Pazar

Uzmanların Namazla İlgili Yaptığı Açıklama Akıllara Durgunluk Veriyor

Milletlerarası bir dergide yayımlanan makaleye göre, namaz, bedenî ve ruhî rahatlamaya vesile olmakta, endişeyi azaltmakta; dolayısıyla kalb, damar ve beyin sağlığı için oldukça faydalı olmaktadır.
Milletlerarası bir dergide yayımlanan “Effect of Muslim Prayer (Salat) on a Electroencephalography and Its Relationship with Autonomic Nervous System Activity” (Namazın Beyin Dalgaları Üzerine Tesiri ve Otonom Sinir Sistemi ile Münasebeti) başlıklı makalede, Namaz kılmanın beyin ve kalp sağlığına faydaları anlatılmış. Malezyalı uzmanlar, makalede namaz kılmanın, sempatik sinir sisteminin tesirini azalttığına, parasempatik sistemin vücuttaki tesirlerini artırdığına vurgu yapılıyor. Sempatik sistem, kalbi hızlı çalıştırıp tansiyonu yükseltirken; parasempatik sistem, kalbi yavaşlatıp tansiyonu düşürür.
Makaleyi, Sızıntı Dergisi’nin Kasım sayısında Prof. Dr. Ömer Arifoğlu şöyle değerlendiriyor: “Genel olarak, sempatik sistemi baskın olan insanlar erken ölürken, parasempatik sistemi baskın kişiler, istatistikî olarak daha uzun yaşar. Makaleye göre; 
http://nevbahar.samanyoluhaber.com/uzmanlarin-namazla-ilgili-yaptigi-aciklama-akillara-durgunluk-veriyor/

7 Mart 2015 Cumartesi

6 Mart 2015 Cuma

Türkiye’deki kadınların yüzde 78’ine eşi bağırıyor

30 Mart yerel seçimleri sonuçları konusunda en isabetli oranlara ulaşan Gezici Araştırma Şirketi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesi bir anket yayınladı.
Türkiye genelinde 36 il ve 210 ilçede bunlara bağlı 248 köy ve mahallede yapılan ankette 3.860 kadın ile yüz yüze görüşüldü. Anket Türkiye’de kadınların büyük çoğunluğunun mutsuz olduğunu ortaya çıkardı. 30 Mart yerel seçimleri sonuçları konusunda en isabetli oranlara ulaşan Gezici Araştırma Şirketi, 7-22 Şubat 2015 tarihleri arasında 3.860 kadın ile yüz yüze görüştü. Ankette kadınlara “Genel olarak hayatınızdan mutlu musunuz?” sorusu yöneltildi. Çalışmaya katılan kadınların yüzde 76,3’ü bu soruya “Hayır, mutsuzum.” cevabını verdi. Yüzde 23,7’lik kısım ise “Evet, mutluyum.” dedi. Ankette sorulan “Eşiniz size bağırıyor mu?” sorusuna ise katılımcıların yüzde 78,1 “evet” cevabını verdi. Yüzde 21,9 ise “hayır” cevabını verdi.
TÜRKİYE’DE HER 10 KADINDAN 7’Sİ MUTSUZ

Kadınlara yöneltilen “Genel olarak hayatınızdan mutlu musunuz?” sorusuna katılımcıların yüzde 76,3’ü “hayır” cevabını verdi. Bu oran Türkiye’deki her 10 kadından 7’sinin mutsuz olduğunu ortaya çıkardı. Ankette, Türkiye’nin en mutlu kadınlarının yaşadığı bölgenin ise Ege Bölgesi olduğu görülüyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşayan kadınlar ise ülkenin en mutsuz kadınları olarak dikkat çekiyor...
http://www.zaman.com.tr/aile-saglik_turkiyedeki-kadinlarin-yuzde-78ine-esi-bagiriyor_2281902.html

25 Şubat 2015 Çarşamba

Çekyat, evlilik düşmanı!

Tüm evlilikler “Bir yastıkta kocayın” temennisi ile başlasa da çiftler kimi zaman geçimsizlik kimi zaman da çocukların ebeveynlerinin yanında yatma isteği ile yataklarını ayırabiliyor. 
İlişkilerdeki çatışmalar ve anlaşmazlıklar nedeniyle verilen tepkilerin her çift için farklılaştığını söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi’nden Uzman Psikolog Selin Karabulut, “Ülkemizde en sık görülen tepkinin erkeğin yastığını battaniyesini alıp salondaki 3’lü koltuğa geçmesi olduğunu söyleyebiliriz” dedi.  Bir yatağı paylaşmanın evliliğin temeli olduğunu hatırlatan Uzman Psikolog Karabulut, yatakları ayırmanın sorunları büyüteceğini söyledi.
Değişen yaşam koşulları, çiftlerin çok çalışması, daha iyi koşullarda yaşam arzusu gibi birçok etkenle evlilikleri sürdürmek her geçen gün zorlaşıyor.  Aile içinde yaşanan huzursuzluklar da birçok zaman yatakların ayrılması ile sonuçlanıyor. Evliliğin temel olarak yatakları birleştirmek ile başladığını söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi’nden Uzman Psikolog Selin Karabulut, “Dikkat ederseniz yatak odasındaki her şey yani dolaplar, yatak, yorgan çift kişiliktir. Eskiler “Bir yastıkta kocayın” der ve yastıkları da çift kişilik kullanırlardı. Aslında birlikteliği temsil eden şeyler, tamamen gece birlikte yatmakla, bir odayı paylaşmakla ilgilidir” dedi. Evlilikte yaşanan sorunların ve çözme yöntemlerinin her çift için farlılık gösterdiğini belirten Uzman Psikolog Karabulut,  “Sağlıklı bir ilişkide, aynı yatakta uyuyan kişiler aynı zamanda cinsel olarak da birleşirler. Duygusal, fiziksel ve seksüel anlamda bütün olurlar” dedi. Uzman Psikolog Karabulut, çiftler için aynı yatakta yatmanın “yan yana” olma ve sembolik olarak bütün olma anlamı taşıdığını dile getirdi.
Çoğunlukla erkekler yatağı terk ediyor
İlişkilerdeki çatışmaların bazen ciddi yaşamsal sorunlara ortak çözümler bulamamaktan, bazen çiftler arasındaki güç savaşından bazen de ilişkinin temelinde yatan sorunlardan ortaya çıktığını söyleyen Uzman Psikolog Karabulut, anlaşmazlıklar karşısında çiftlerin verdiği tepkilerin de farklılaştığını belirtti. Ülkemizde en sık görülen tepkinin erkeğin yastığını alıp salondaki 3’lü koltuğa geçmesi olduğunu söyleyen Uzman Psikolog Karabulut, koltukta yatmanın çok daha derin anlamlar barındırdığını dile getirdi. Uzman Psikolog Karabulut, yatakları ayırmanın dile getirilmese de “Seninle muhatap olmak istemiyorum, bu konuda sana tepki gösteriyorum, sana yakın olmak istemiyorum ve seninle “bir” olmak istemiyorum” gibi anlamları içinde barındırdığını söyledi.
Yastığını alıp koltukta yatmak olgunlaşmamış bir tepki

Eşlerden birinin paylaşılan yatağı terk etmesinin olgunlaşmamış bir tepki olduğunu söyleyen Uzman Psikolog Karabulut, “Eşler arasındaki anlaşmazlıklarda, çatışmalar ve dahi kavgalarda bir çözüm gibi uygulanan yatakları ayırmak çift olmanın temel öğelerinden biri olan “biz“ olmayı sekteye uğratır” dedi. Yatağı terk etmenin alışkanlık haline gelebileceğini beliren Uzman Psikolog Karabulut, “Bir kere yatağı ayırmak her anlaşmazlıkta benzer tepkinin verilmesini kolaylaştırır ve çiftler sorunlarını konuşamaz, yakınlaşamaz, uzlaşamaz olurlar” dedi...
http://www.zaman.com.tr/aile-saglik_cekyat-evlilik-dusmani_2279981.html